Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the ad-inserter domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/iyilikveguzellik.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/iyilikveguzellik.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
Ürdün'ün İsrail-İran çatışmasında takındığı tavrın sebebi nedir?

Ürdün’ün İsrail-İran çatışmasında takındığı tavrın sebebi nedir?

İran’ın İsrail’e doğrudan düzenlemiş olduğu saldırıda Ürdün’ün hava sahasını kapatması dikkat çekti. İsrail ile arasındaki ilişkiyi belirli bir sınırda tutmaya çalışan Ürdün’ün bu tavrının arkasında yatan sebepler ne olabilir?

Oğuzhan Osman BİLGİN/HERKES DUYSUN

BURSA (İGFA) – İran‘ın İsrail’e gerçekleştirmiş olduğu saldırı Orta Doğu’da yeni ve daha büyük bir savaşın başlama ihtimalini akıllara getirdi. İsrail ile sınır komşusu olan ve ülkesinde çok sayıda Filistinli bulunan Ürdün’ün çatışmaların başladığı akşam hava sahasını kapatması bölgede dikkat çeken bir gelişme olarak kaydedildi. İsrail ve Ürdün arasındaki ilişkinin tarihsel geçmişi ve Ürdün’ün bu yaklaşımının sebebini Orta Doğu Uzmanı Ahmet Faruk Asa Herkes Duysun için yorumladı.

ÜRDÜN TAMPON ÜLKE İŞLEVİ GÖRÜYOR

Ürdün’ün sergilemiş olduğu tavrı tarihsel süreç üzerinden değerlendirmenin doğru olacağını ifaden eden Asa, “Orta Doğu‘yu 1916 yılında bölen Sykes-Picot Antlaşması ile birlikte 1921 yılında Ürdün’ün inşaasına giden süreç için adım atılmış oldu. Ürdün tam İsrail’i arkasında alacak şekilde adeta bir tampon ülke işlevi görüyor. Ürdün’ün manda yönetimi ile birlikte oluşturulması ve İsrail’in var edilme süreci birbirlerine çok benzer süreçler.” dedi.

ÜRDÜN, İSRAİL İLE İLİŞKİLERİNİ BELİRLİ BİR SEVİYEDE TUTUYOR

Ürdün’ün kurucu kodları incelediğinde İsrail’e ve bölgedeki Yahudilere Orta Doğu’nun genelinde farklı bir bakışı benimsediğini vurgulayan Asa, “Ürdün’ün kurucu lideri Kral Abdullah bu farklı bakışın bir neticesi olarak yorumlanabilecek şekilde suikast sonucu vefat etmişti. Mescid-i Aksa‘nın avlusunda İsrail’e fazla yakınlaştığı gerekçesiyle öldürülmüştü. O günden bugüne Ürdün’ün ajandası İsrail ile çok uzak olmamak ancak çok da yakın ilişkileri kurmamak gibi bir yerde konumlandı. Ürdün’ün bölgedeki en yakın müttefiki olarak ABD öne çıkıyor. Ürdün, Arap Baharı’nın uğramadığı ender ülkelerden birisiydi. Bu durumu Ürdün’ün sadece oturmuş devlet düzeni ile açıklamak mümkün değil. Ürdün’ün ABD ve İsrail ile bu ilişkiyi sürdürmesi devletin ayakta kalması adına zaruri bir durum. Ancak Ürdün’ün nüfusunun neredeyse yarısı Filistinli. İsrail ile ilişkilerde haddinden fazla yakınlık kurmak Ürdün için beklenmedik siyasi ve toplumsal sonuçlar da doğurabilir.” şeklinde konuştu.

BÖLGE ÜLKELERİ İSRAİL İLE DENGEYİ KORUMAYA ÇALIŞIYOR

Ürdün bölgede her zaman denge siyasetinin tarafı diyen Ahmet Faruk Asa, “Ürdün’ün İran’a bu saldırılarda bizzat alan açması geleneksel kodları ile uyuşmayacağı gibi doğrudan İsrail tarafından yer alması da yine bu kodlarla ters düşen bir durum olurdu. Bu durumu sadece Ürdün özelinde değil Filistini çevreleyen ülkelerin tamamında görüyoruz. Mısır içinde aynı durumu gördük. Refah’ın açılmama süreci ve insani yardımların geçişi konusunda yaşanan aksaklıklar Mısır ve İsrail arasında da Ürdün’dekine bir yönüyle benzeyen bir ilişkinin şu anda var olduğunu gösteriyor. İsrail’i çevreleyen Mısır, Ürdün gibi ülkelerin geçmişte İsrail ile girmiş olduğu siyasi ilişkiler bugün bu ülkelerin elini zorlasa da öte taraftan halk kanadından gelen toplumsal baskı ve eylem sürecinin bir patlamaya dönüşmemesi adına bu ülkeler dengeyi gözeten bir politika benimsemeye çalışıyorlar.” ifadelerine yer verdi..

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.

Gizlilik Politikasını Oku