Kendilerine medyum ya da hoca gibi sıfatlarla özellikle Instagram ve Facebook’ta sayfalar açıp insanların duygularını istismar ederek sorunları çözdükleri iddiasıyla maddi kazanç elde eden hesapların sayısı günden güne artıyor. Sözde büyü hazırlayan bu sahtekarlar ‘bağlama büyüsü, ayırma büyüsü, 2 günde etkisini gösteren Süryani büyüsü’ gibi paylaşımlarla sosyal medyada tuzağa düşürüyor. Konuyla ilgili görüşünü aldığımız Psikiyatrist ve Nöropsikolog Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise, insanların bu tip dolandırıcılık olaylarına inanmasıyla ilgili olarak, “Herkesin bir zayıf noktası vardır. Sevdiği, değer verdiği şeyi kaybetmekten korkmak burada çok büyük rol oynuyor. O noktada da kişi mantıklı düşünemediği için de tuzağa düşebiliyor” uyarısında bulundu.
İNANDIRMAK İÇİN HER YOLU DENİYORLAR
Posta’nın haberine göre dolandırıcılar, takipçi satın alarak hesapların çok sayıda kişi tarafından takip ediliyormuş gibi gösterip insanların güvenini kazanmaya çalışıyor. Dolandırıcılar özellikle paylaşımlarında dini duyguların, aile, eş gibi hassas noktaları hedef alıyor.
RAKAMLARLA PAYLAŞIYORLAR
Sahtekarlar özellikle paylaşımlarında inandırıcı olabilmek için rakam da belirterek, ” 56 kişinin sevgilisi geri döndü, 28 kişi evlenme teklifi aldı, 35 ayrı çift barıştı, 70 kişinin sevdiği kendisine bağlandı” gibi gönderiler paylaşıp “SEN DE BİZE ULAŞ, SEVDİĞİNE KAVUŞ” sloganıyla insanların duygularını istismar ederek kandırmaya çalışıyor.
GÖRÜNTÜLÜ ARAMA BİLE YAPIYORLAR
Sosyal medyadaki bu hesaplar hiç çekinmeden telefon numarası ve adres de paylaşıyor. Hatta pandemi ile birlikte online görüşmeler için randevu bile alıyorlar. Yaptıkları paylaşımlarda ” Evde oturup kağıt yakmakla iş olmaz, görüntülü ararım’ diye de insanları resmen kandırıyorlar. Ayrıca numarasını vermek istemeyenlere ‘DM’ yani özel mesaj üzerinden de sözde işlemlerini uyguluyorlar.
PEKİ BİZ NEDEN İNANIYORUZ?
Konuyu psikolojik açıdan değerlendiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dolandırıcıların çok ustaca ve zekice yöntemler kullandığını belirterek, “Dolandırıcılar, çok ustaca ve zekice yöntemler uyguluyorlar. Kamuya açık mecraları da kullanarak hileli yollarla kendilerine çıkar sağlayabiliyorlar. Şunu ifade etmek isterim ki karşımızdaki bir kişi inanılmayacak kadar güzel bir şey anlatıyorsa bu bir tuzaktır ve o kişilere karşı adım atarken de düşünmek gerekiyor… Bu refleksle hareket etmeliyiz. Ancak bu tarzdaki olaylarda insanlar rasyonel beyinle karar vermiyorlar. Hisseden beyinle karar veriyorlar ve duygular karar mekanizmasını etkiliyor. Yani bakıyoruz o kişi eğitimli, mantıklı kararlar verebilen bir birey ama bu tip olaylarda bazen çeşitli şeyler devreye girip insanın karar vermesini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bu tip durumlarda üç defa düşünüyorsak bu kez dokuz defa düşünmemiz, hisseden değil düşünen beynimizle hareket etmemiz gerekiyor.