WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), 7 Ekim Dünya Pamuk Günü’nde “Pamukta Sürdürülebilir Tarımın Yaygınlaştırılması için Öneriler: İyi Pamuk İncelemesi” isimli raporunu kamuoyu ile paylaştı
İSTANBUL (İGFA) – Halk arasında “beyaz altın” olarak bilinen bitki pamuğun üretiminin önemine dikkat çekmek için her yıl 7 Ekim’de dünya genelinde Dünya Pamuk Günü kutlanıyor. WWF- Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), tekstil sektörünün en önemli hammaddelerinden biri olan ve dünyada yıllık rekoltesi 25 milyon tonun üzerinde bulunan pamuğun üretim süreçlerinin ekolojik, ekonomik ve sosyal olarak sürdürülebilir kılınması ve “onarıcı”, “koruyucu”, ya da “sürdürülebilir” tarım uygulamalarının pamuk çiftçileri arasında yaygınlaşmasına ışık tutmak için “Pamukta Sürdürülebilir Tarımın Yaygınlaştırılması için Önerileriyle Pamuk İncelemesi” raporunu kamuoyuna sundu.
ürkiye pamuk üretiminde dünyada ilk sıralarda yer alırken, GDO’suz pamuk üreten üç ülkeden de biri olarak konumlanıyor. Tarım sektöründe buğdaydan sonra en büyük ciro getiren pamuk üretiminde Türkiye, aynı zamanda pamuk ekim alanı yönünden de dünyada yedinci sırada bulunuyor.
Türkiye’de dünyadaki genel eğilime paralel olarak pamuk üretiminde sürdürülebilir yöntemlerin yaygınlaştırılması adına uzun yıllardır kamu kurumları ve sivil toplum aktörleri tarafından çeşitli çalışmalar yürütüldüğüne değinen rapor, bu alandaki en önemli ve başarılı girişimlerden biri olan İyi Pamuk Standardının ön plana çıktığını ortaya koyuyor.
Türkiye’de İyi Pamuk Standardı Sistemi, 2013 yıl ndan bu yana uygulanmakta olup bugün 2 bini aşkın çiftçi, on binlerce hektar alanda İyi Pamuk ilke ve kriterlerinin asgari göstergelerine uygun şekilde pamuk üretiyor.
Rapordaki ankete katılan 564 çiftçiden 69’u (yüzde 12), ya halen İyi Pamuk çiftçisi ya da geçmişte İyi Pamuk çiftçisi olduğunu belirtiyor. Özellikle Güneydoğu illerinde İyi Pamuk’un bilinirliğinin artırılması gerektiğine dikkat çeken rapor, çiftçiler arasında sürdürülebilir tarımın yaygınlaşmasında bireysel üretim kararlarını hızla etkileyen bir sosyal hareket yaratma sürecinin önemini vurgularken, sürdürülebilir pamuk üreticilerinin kolektif bir hareketin ve topluluğun parçası olduklarını özümsemeleri için araç ve yöntemler geliştirilmesinin gerekliliğini gözler önüne seriyor.