Türkiye’nin doğal hayatının korunması için 50 yıldır birçok projeye imza atan WWF-Türkiye, orman yangınlarının yüzde 90’ının insan faktörü kaynaklı olduğunu vurgulayarak gezegenin akciğerleri ormanları korumak için herkesi birlikte hareket etmeye çağırdı.
İSTANBUL (İGFA) – İklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı gibi ciddi sorunlarla yüzleşmekte olduğumuz şu günlerde, ormanlarımız çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Bu tehditlerin en büyüklerinden biri de orman yangınları.
İklim değişikliğinin de etkisiyle şiddeti ve etkisi artan orman yangınları özellikle Akdeniz ülkelerini olumsuz etkiliyor.
Orman Genel Müdürlüğü’nün 1937 yılından itibaren 2023 yılı dahil 87 yıllık verilerine göre yılda 1408 yangında 21.607 hektar; son on yıllık verilere göre ise yıllık 2568 yangında 23.326 hektar ormanlık alan yangınlardan etkileniyor. Ormanlar, karasal biyokütlenin yüzde 80’e yakınını içeriyor. Canlılar, yanan her orman parçası ile ormanların sunduğu iklim düzenleme, karbon yutağı olma ve oksijen üretme özelliği, toprak ve su koruma, biyolojik tür çeşitliliği, ruh ve beden sağlığı gibi değeri parayla ölçülemeyecek birçok ekosistem hizmetinden de yoksun kalıyor. Gezegenin akciğerleri ve binlerce canlının yaşam alanı olan ormanların yanmasıyla birlikte değer biçilemez bu ekosistem hizmetlerinin yanında doğrudan ekonomik kaybın dahi milyarlarca TL civarında olduğu tahmin ediliyor.
Yunanistan’da hafta başında meydana gelen yangınların ne kadar büyük bir felakete yol açtığını hatırlatan WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), benzer risklerin Türkiye için de geçerli olduğuna ve bu nedenle yangın öncesi önlemlerin hayati önem taşıdığına dikkat çekti.
İnsan kaynaklı çıkan orman yangınlarını önlemek için yapılması gerekenler şöyle sıralandı:
• Özellikle sıcak hava, düşük nem ve şiddetli rüzgârın olduğu hassas dönemlerde yangınlar için alarmda olunmalı. Etrafa çöp, atık, kül, sigara ve izmarit atılmamalı,
• Belirlenmiş alanlar dışında mangal veya çay demlemek için kamp ateşi yakılmamalı, yakanlar uyarılmalı ve 112’ye bildirilmeli,
• Çevredekiler olası yangınlar konusunda ikaz edilmeli,
• Yangın çıkaracak faaliyetlerden (kaynak, spiral, zımpara vb.) özellikle sıcak, kuru ve rüzgârlı günlerde kaçınılmalı; kıvılcım çıkaran aletler kuru otların, tarla kenarlarının yakınında özellikle böyle günlerde kullanılmamalı, kullananlar ikaz edilmeli,
• Tarım araçlarında; su ve etki artırıcı kimyasal, söndürme tüpü, alanda gözlemci bulundurulmalı,
• Tarla ve bahçe temizliği için ateş yakılmamalı ve asla anız yakılmamalı,
• Bakım gerektiren, ses çıkaran, kıvılcım atan, ağaç dalları ve sarmaşıklar gibi yanıcı madde ile temas eden, altı beton ya da mıcır ile kaplanmamış enerji nakil hatları, elektrik direkleri, ayrım direkleri, elektrik panoları ilgili elektrik dağıtım şirketine ve 112’ye bildirilmeli,
• Orman içinde ve piknik alanlarında yangına sebep olabilecek mangal yakma, sigara izmariti atma, cam ve pet şişeleri ormanda bırakma gibi davranışlardan kaçınılmalı, kontrolsüz ateş veya duman gibi riskli durumla gözlemlendiğinde 112 hattına bildirilmelidir.
• Orman yangınlarına müdahale etmek isteyenlerin, Orman Genel Müdürlüğü’nün sunduğu teorik ve uygulamalı orman yangınları eğitimine katılıp “Orman Yangınlarıyla Mücadele Gönüllüsü” olması gereklidir.
Yangın anında ise:
• Görülen yangın, ateş ve duman derhal 112 ‘ye bildirilmeli ve yangın söndürmeye gelecek ekiplere doğru ve en kısa yol tarifi yapılmalı,
• Yeni başlamış yangınlara kişi kendi güvenliğini sağlayarak müdahale etmeli, müdahalede bulunanlar arasındaki mesafe birbirlerini görecek ve duyacak kadar olmalı ve tehlikeli yangınlara asla tek başına müdahale edilmemeli,
• Yangının oluşturduğu sıcak hava solunmamalı, duman arkaya alınarak çalışılmalı, kişisel koruyucu donanımlar olmadan tehlikeli yangınlara müdahale edilmemeli, acil durumlarda ıslak bir bez veya kumaş parçası ağza tutularak nefes alınmalı ve alandan uzaklaşılmalı,
• Yangın ekiplerinin çalışmalarının aksamaması için çevredeki yollar trafiğe açık tutulmalı, iş makineleri ve hava araçlarının çalıştığı yerlerden uzak durulmalı,
• Tahliye gerektiğinde ise daha önce belirlenen risk grupları (yaşlı, engelli vb.) dikkate alınarak ve ilgili kurum ve kişilerle sürekli iletişimde kalarak belirlenen tahliye yöntemi disiplinle uygulanmalıdır.