Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the ad-inserter domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/iyilikveguzellik.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the jetpack domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/iyilikveguzellik.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
Fazla kilolar reflüyü arttırıyor

Fazla kilolar reflüyü arttırıyor

Hareketsiz yaşam tarzı, hazır ve işlenmiş gıdaların ağırlıkta olduğu beslenme alışkanlıkları, obezitenin ülkemizde ve dünyada giderek artması reflü hastalığının görülme oranını artırıyor.

İSTANBUL (İGFA) – Reflü yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor ve kişinin günlük yaşamını kısıtlayabiliyor. Reflüye sebep olan faktörler ortadan kaldırılarak reflü tedavi edilebiliyor. 

Prof. Dr. Yaşar Çolak reflü hastalığında neler yapılmalı ve nasıl tedavi edilmeli soruları hakkında bilgi verdi.

REFLÜ ÇOK SIK RASTLANILAN BİR HASTALIK

Reflü hastalığının genellikle göğüste yanma, ağza acı su gelmesi, yediklerinin geri gelmesi, gece uykudan uyandıran öksürükler gibi şikayetlere yol açmakta ve kişinin yaşam kalitesini oldukça etkilediğii ifade eden Prof. Dr. Yaşar Çolak, “Günlük yaşamı oldukça kısıtlayabilen bu durumlar sonucu hasta birçok kez doktora başvurmak veya ilaç kullanmak zorunda kalabilmektedir. Günümüzde neredeyse %35 yani her 3 kişinin birinde reflü hastalığı mevcuttur. Reflü hastalığının tanısı hasta hikayesi ve endoskopik incelemeler sonucu konmaktadır. Tanıda yemek borusuna ne kadar asit kaçtığının ölçüldüğü PH metreden de yararlanılmaktadır. Tedaviler bu tanıların sonuçlarına göre planlanır” dedi.

Reflü hastalığında öncelik hastayı doğal yollarla, herhangi bir ilaç tedavisi ve mümkünse hiçbir girişimsel müdahalede bulunmadan tedavi edebilmek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çolak, “Bu amaçla hastaya yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarında değişiklikler yapması ve varsa fazla kilolarından kurtulması yönünde öneriler verilmektedir. Bu değişiklikler fayda etmediğinde ise ilaç tedavileri gündeme gelmektedir. Genellikle burada kullanılan ilaçlar mide asidini azaltıcı diğer bir ifadeyle mide koruyucu diye tabir edilen ilaçlardır. Ancak bu ilaçlar belirli süreler zarfında kullanılmalıdır” dedi.

TEDAVİ NEDENİ BULMAKLA BAŞLAR

Midede soruna yol açan durumlar; gastrit, ülser, helikobakter pilori denilen mide bakterisi ya da mideyle yemek borusunu birleştiren kapakçıkta bir gevşeklik olabildiğine vurgu yapan Çolak, “Altta yatan sebebin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Eğer hastada helikobakter pilori bakterisi varsa antibiyotik tedavisi yapılır, alkol ve kahve tüketimi azaltılıp, fazla kilo varsa bu kilolar verilerek durum düzeltilebilmektedir. Ancak bazı hastalar sürekli ilaç kullanma ihtiyacı duyabilmektedir. Bu durumun da en sık sebebi yemek borusuyla mideyi birleştiren kapakçığın gevşek olmasıdır. Bu gevşekliği ilaçla düzeltmek maalesef çok da mümkün değildir. Son yıllarda girişimsel yöntemlerle endoskopik olarak, ameliyatsız bir şekilde düzeltilebilmektedir. ARMA (Antireflü Mukozal Ablasyon) yöntemi reflü hastalığında en sık yapılan tedavilerin başında gelir” diye konuştu.

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.

Gizlilik Politikasını Oku